8 Ekim 2009 Perşembe


Çiftler evlendikten sonra evliliklerine neşe katması için mutluluğun kaynağı olan çocuk yapmaya karar verirler. Bu kararın hemen ardından planlar yapılmaya başlar.Çocuklarıyla paylaşacakları ve onun için yapmak istedikleri şeyleri sıralarlar dokuz ay boyunca hayaller, planlar ve güzel duygular içinde geçer. Sonunda o tarif edilemez an gelir ve çocuğunukucağına aldıkları ilk an ebeveyn için mutlulukların en büyüğüdür. Bu mutluluk ilk bir yıl etkisini sürdürmektedir ve çocuk üzerine yapılan planlar ve hayaller hala devam etmektedir. Böyle güzel duygular ve hayallerle geçen bir yılın sonunda yolunda gitmeyen bir şeyler vardır. Çocuklarının diğer çocuklardan farklılıklarını sezmeye başlarlar. Çocuk bir yaşına gelmesine rağmen yürüme becerisi henüz yoktur hatta emekleme bile yok, koydukları yerden saatlerce hareket etmeden durmaktadır. Bununla birlikte konuşma becerisi de henüz gelişmemiştir. Çocuk el hareketleriyle bir şeyler anlatmaya çalışıyor ve tabiki de aile onu anlamakta zorlanıyor. Çoğu zaman ebeveynin ve yakın akrabalarının fiziksel temaslarından ( sarılma, öpme ) rahatsız gibi tepkiler veriyor. Göz teması kurmuyor sanki onlardan kopuk başka bir dünyada yaşıyor. Bir sorunu olduğunu ebeveyn seziyor ama bunu kendi çocuklarına konduramadıkları için bir süre hiçbir şey yokmuşçasına hayatlarına devam ediyorlar. Hala çocukta bir değişiklik yoktur ve farklı gelişmektedir. Daha sonra yakın akrabalardan bazıları teselli olsun diye örnekler verirler ‘’ bizim Ahmet amcalarında çocukları aynıydı sonra düzeldi.’’Tabi bunlar zaman kaybından başka bir şey değildir. Akrabaların verdikleri teselli örnekleri ile bir yılı daha geçirirler. Artık çocuk iki yaşındadır hala değişiklik yoktur. Bir doktora gitmenin gerektiğini anlarlar. Doktor, iki yıl önce kucaklarına aldıkları ve aileye mutluluk veren, üzerine hayaller, gelecek planları yaptıkları çocuklarının Yaygın Gelişim Bozukluğu olduğunu söyler. Çocukları onların planladığı gibi hayallerindeki gibi gelişmemektedir. Hemen araştırmalar başlar kitap, dergi ve internet bu konu ile ilgili bilgi alabilecekleri her ne varsa araştırılır. Çocuklarının hayatlarının her alanında özel eğitim ve özel ilgiye ihtiyacı olduğunu öğrenir öğrenmez aile için şok etkisi yapar, hayaller ve gelecek planları artık yokolmuştur. Mutluluğun zirvesindeyken sanki bir güç onları hüzün deryasının içine itmiştir. İki yıl sonra yine tarif edilemeyen duygular yaşarlar fakat bu sefer işin iç yüzü hiçte iç açıcı deildir.Ne yapacaklarını bilemezler dört bir yanlarını hüzün ve umutsuzluk kaplar. Bir süre bu şok etkisi devam eder. Bu süre içinde hiçbirşey yapamazlar sadece akıllarında bir soru vardır ‘’ Neden biz?’’ Bu soru ebevenynin beynini meşgul etmektedir. Şoku atlattıktan sonra aile, bu durumu kabullenmez inkar eder. Benim çocuğum böyle bir durumda olamaz gibi düşüncelerle geçer ve aynı zamanda araştırmalar devam etmektedir. Acaba yanlış tanımı koydular yada bunun ilaç tedavisi varmı diyerekten doktor doktor gezilir. Çocuk artık üç yaşına gelmiştir aile hala bu durumu kabullenmekte zorluk çekiyordur. Daha sonra karışık duygular içine girilir. Çocuklarının rahatsızlığında kendi hataları olduğu düşüncesiyle suçluluk hissetmeye başlar.Araştırmalarında hala devam ediyor olması ama buna karşılık elle tutulur bir gelişme olmaması kızgınlık duygularına iter.Engelli bir çocuğu olduğu için, bunu kendi başarısızlığı sayarak utanmaya başlar.Dışarıdaki insanların rahatsız edici bakışları ve hor görmeleri yaşadıkları utanma ve kızgınlık duygusunu had safhaya çıkarır. Böylece çocuğu herkesten kaçırır ve kimse görmesin diye zorunlu kalmadıkça dışarıya çıkarmazlar. Zaman akıp gitmekte ve hala birşeyler yapamamak aileye kızgınlık,utanma,inkar, üzüntü gibi karışık duygular yaşattırır. Aradan dört yıl geçmiştir ve bu duruma artık aile alışmaya başlamıştır. Doktorların ve psikologların söylediklerini kabullenip daha fazla zaman kaybetmeden olumlu adımlar atmaları gerektiğini anlarlar.Uzmanların da tavsiyesi ile özel eğitimi öğrenirler ve istemeye istemeye de olsa çocuklarının gönderirler. Daha sonra özel eğitimin çocuk için nekadar önemli olduğunu farkederler.Hayatları bu zorluk içinde devam ederken bu seferde farklı zorluklar baş göstermeye başlar.İnsanların rahatsız edici bakışları ve hor görmeleri zaten yüklü olan aileye fazladan yük olur. Artık aile ve çocuğun hayatlarının farklı dönemlerinde farklı farklı sorunlarla baş etmek zorunda oldukları aşikar ‘dır. Hayat, aile için hiçte planda olmayan bir şekilde devam etmektedir.
VE BİZLER NE YAPABİLİRİZ?

Bizlerde onlara hayatlarının her alanında elimizden gelen desteği vermeliyiz. Onlar fazlasıyla yükle yüklüdürler bir yükte biz olmayalım. Yüklerini azaltmaya imkanımız varsa bu yardımı onlardan esirgemeyelim çünkü engelli çocuğu olan ailelerin buna gerçekten ihtiyacı var. Dertlerini dinleyecek bir kulağa, sırtındaki yükleri azaltacak bir ele, onlara gülümseyerek bakan bir çift göze, karar vermekte zorlandıkları zaman tavsiyede bulunacak bir ağız’a yani bizlerin yardımlarına ihtiyaçları var. Eğer bunu yapabilecek gücümüz varsa bunu çok görmeyelim.

VE BİR KERE DÜŞÜNÜN?

Unutmayalım hayatımızın tamamında ya da bir bölümünde bizde benzer problemlerle karşılaşabiliriz ve yardım eline ihtiyaç duyabiliriz. Hiçbirimizin bunları yaşamayacağının bir garantisi yoktur. Her birey bir engelli adayıdır.





BANA GÖRE ASIL ENGELLİ ENGELLERİ AŞAMAYANDIR BİZLER
HAYATIMIZIN HER ALANINDA MUTLU OLABİLİRİZ YETERKİ BİZLER İSTEYELİM...



ENGELLİLERE SAYGI GÖSTERMEZ VE ONLARI KÜÇÜK GÖRÜRSEN YARIIN SEN DE AYNI DURUMA DÜŞÜNCE SAYGI VE SEVGİ BEKLEYEMEZSİN!!!



ENGELLİYE ACIYARAK DEİL;HAYRANLIKLA BAKMALIYIZ.ÇÜNKÜ BİZİM ONUN GİBİ ENGELLİMİZ OLMAMASINA KARŞIN ENGELLİ GİBİ DAVRANIYORUZ



SEN ÖZÜRLÜ OLSAYDIN

Ömrünün baharında sararıp ta solsaydın

Bir anda uçup gitse dizlerinin takatı

Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Tanrım sana bu güzel elleri vermeseydi

Masmavi gökyüzünü gözlerin görmeseydi

Dünyada olanlara aklın hiç ermeseydi

Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Candan sevdiğin biri bu hale düşse idi

Belki sana bir ibret belki bir hisse idi

Felek sana müebbet bir ceza kesse idi

Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Kutsaldır özürlüye vereceğin her emek

Ona nasılsın deyip yüzüne gülümsemek

İnsana yakışır mı ondan bana ne demek

Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Neden hor görüyorsun tanrı verdiği canı

Belki onunda vardır senden üstün bir yanı

Asla dilemem ama Allah korusun hani

Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın

Gelin bu insanlara artık sahip çıkalım

Çevresine örülmüş duvarları yıkalım

Vicdanına danışıp bir hesap yap bakalım

Böyle mi düşünürdün sen özürlü olsaydın



ARKADAŞLAR ONLARI ANLAMAMIZ İÇİN BU DURUMA DÜŞMEK GEREKMEZ SADECE Bİ DÜŞÜNÜN İSTİYORUM NEDEN HERŞEYİ SORUN EDİYORUZ HALBUKİ ONLAR HEP BU SORUNLA YAŞIYORLAR ONLAR HAYATA HEP GÜLÜMSEYEREK BAKIYORLAR PEKİ BİZ HİÇ BİR ENGELLİMİZ OLMADIĞI HALDE NEDEN BİŞEYLERİ SORUN YAPIP GÜLEMİYORUZ BASİT ŞEYLERE TAKILMIYALIM LÜTFEN HAYATINA BİR DE BU YÖNDEN BAK VE DÜŞÜN BİR KERE OLSUNN!!!